Elektrikli araçlar daha yaygın hale geldikçe, yeni nesil ulaşımı güçlendirmeye yardımcı olan kaynaklar giderek daha değerli hale gelmektedir.
Günümüzün EV-Elektrikli Araçlarında yaygın olarak kullanılan bataryalarda önemli bir element olarak lityum metali, son yıllarda inanılmaz derecede “sıcak” emtia haline gelmiştir. Amerika Birleşik Devletleri Jeoloji Araştırması'na göre, küresel tüketim 2021'den 2022'ye kadar yüzde 41 artmıştır.
Lityum fiyatları, iki yıllık meteorik artışın ardından 2023'te yüzde 65 düşerken, analistler, artan EV talebini karşılamak için halen yüzlerce yeni madene gereksinim duyulduğunu tahmin etmektedir.
Peki bu kritik öneme sahip yeni kaynak nereden gelmektedir ve Kanada bu kaynağın ekonomik potansiyelinden nasıl yararlanabilir?
Yukarıdaki resimde Kuzey Şili'deki Atacama tuz düzlüğündeki Rockwood lityum tesisinin tuzlu su havuzları ve işleme alanları görülmektedir.
Lityum nereden gelmektedir?
Lityum, doğada tek başına metal olarak bulunmaz, ancak kaynağın miktarları tipik olarak yer altı sert kaya ve tuzlu su yataklarından elde edilebilir.
Guelph Üniversitesi'nde beş ülkedeki lityum madenciliğini inceleyen bir araştırma ekibine liderlik eden siyaset bilimi profesörü Craig Johnson, sert kaya kaynaklarına genellikle geleneksel madencilik teknikleriyle erişilirken, tuzlu su lityumunun genellikle aylarca süren buharlaştırma işlemiyle ekstrakte edildiğini söylemiştir.
Johnson, sert kaya madenciliğinin arazi üzerinde uzun süreli etkileri olabileceğini ve tuzlu su çıkarmanın son derece su yoğun olduğunu, ancak ekosistemler, vahşi yaşam ve yakınlardaki topluluklar üzerindeki uzun süreli etkilerin iyi anlaşılmadığını söylemiştir.
Topluluk üyeleri ve araştırmacılar, bu uygulamaların potansiyel olumsuz etkileri konusunda endişelerini dile getirmiştir.
Araştırmacı, "Lityum çıkarmanın maliyetleri mevcuttur" demiştir.
Ekstraksiyon operasyonlarını kolaylaştırmak için yeni teknikler geliştirilmektedir, ancak Johnson bu tekniklerin henüz ölçeklendirilmediğini söylemektedir.
Maden nerede çıkarılmaktadır?
Johnson, dünyanın önde gelen lityum üreticisi Avustralya'nın çoğunlukla sert kaya madenciliği yaparken, bir zamanlar dünyanın en büyük üreticisi unvanını elinde tutan Şili'nin şu anda ikinci sırada olduğunu ve esas olarak buharlaşmayı kullandığını açıklamıştır.
2022'de Kanada, tahminen 500 ton lityum üretmiştir. Bu rakam, küresel lityum güç santralleri tarafından üretilen on binlerce tonun yanında gölgede kalan bir miktar olmuştur.
ABD Jeolojik Araştırması, tam miktar açısından, Şili'nin 9,3 milyon tonla dünyanın en büyük lityum rezervlerine veya kanıtlanmış maden yataklarına sahip olduğunu, Bolivya'nın ise 21 milyon tonla ülkeler arasında en fazla toplam lityum kaynağına sahip olduğunu, ancak bu yatakların madencilik potansiyelinin henüz kanıtlanmadığını belirtmektedir.
Kaynak: BP Dünya Enerjisinin İstatistiksel İncelemesi (CBC)
Avustralya, 2017 civarında en büyük lityum üreticisi olarak öne geçmiştir ve Johnson, ülkenin yükselişini etkili finansmana ve basit coğrafyaya bağlamaktadır.
"Avustralya'nın Asya Pasifik'e bu kadar yakın olması ve Güney ve Güneydoğu Asya'daki bu büyük pazarlara bu kadar iyi erişimi olması, kendisini Şili veya kesinlikle Bolivya gibi ülkelerin gerçekten yapmakta zorlanacağı şekillerde konumlandırmasına kesinlikle yardımcı olmaktadır" demiştir.
Lityumu kim işler?
Lityum, doğrudan yeryüzünden elektrikli araca gitmez. Ekstraksiyondan sonra, mineral işlenir ve daha sonra işlev gören batarya haline getirilir.
Johnson, dünyanın en büyük üçüncü lityum üreticisi olan Çin'in genellikle dünyanın işleyicisi ve üreticisi olarak hareket ederek "tedarik zincirinde sonraki halkayı" birbirine bağladığını belirtmektedir.
"Geçtiğimiz on yılda Çin, dünyanın en önemli lityum-iyon batarya ve elektrikli araç bileşenleri üreticisi haline geldiği gerçekten kritik öneme sahip bu alanı işgal etmiştir" demiştir.
Uluslararası Enerji Ajansı, Çin'in lityum iyon bataryaların kabaca dörtte üçünü ürettiğini ve son yüzde 25'in ağırlıklı olarak Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa, Japonya ve Kore'den geldiğini belirtmektedir. Çin, aynı zamanda dünyanın lityum rafinesinin yarısından fazlasından sorumludur.
Johnson, ABD’nin ve Avrupa Birliği'nin Çin'in tedarik zincirindeki rolünü azaltmayı amaçlayan politikalar benimsediğini söylemiştir. Bu çabalara rağmen Uluslararası Enerji Ajansı, Çin'in 2030 yılına kadar batarya üretiminin yine de yüzde 70'inden sorumlu olacağını tahmin etmektedir.
Johnson, "En azından söylemek gerekirse, bu zorlu bir meydan okumadır" demiştir.
Kanada resme nasıl uymaktadır?
Düşünce kuruluşu Clean Energy Canada'nın program yöneticisi Evan Pivnick, Kanada'nın kritik öneme sahip maden kaynaklarından faydalanması gerektiğini söylemektedir.
"Lityum, Kanada için gerçekten önemli bir fırsattır" demiştir.
Natural Resources Canada'ya (Doğal Kaynaklar Kanada) göre Kanada, ülkeler arasında en çok altıncı lityum rezervine sahiptir. Ancak, Kanada'nın 681.000 tonu, Şili'nin veya Avustralya'nın sırasıyla 9,2 milyon ve 5,7 milyon tonundan çok daha azdır ve dünyanın toplam rezervlerinin yüzde üçünü oluşturmaktadır.
Kaynak: Doğal Kaynaklar Kanada (CBC)
Pivnick, Kanada'da üretimin sınırlı olması ile birlikte, gidişatın tersine dönebileceğini söylemiştir. Manitoba’daki ve Quebec'teki lityum madenleri geçen yıl içinde üretime başlamıştır ve daha fazla proje planlamanın çeşitli aşamalarındadır.
"Bence burada tam potansiyelimize ulaşmaktan çok uzağız, ancak bu konu sadece bir yıl önce bile olmadığı kadar doğrudan gündemdedir" demiştir.
Kanada'nın Kritik Öneme Sahip Maden Stratejisi 2022'nin sonlarında yayınlanmıştır ve lityumu ekonomik büyüme potansiyeli ve tedarik zinciri gereklilikleri açısından hedeflenecek altı öncelikli mineralden biri olarak tanımlamıştır.
Pivnick, stratejiyi "ileriye doğru büyük bir adım" olarak görmektedir ve yakın zamanda duyurulan St. Thomas, Ont'ta 13 milyar dolarlık Volkswagen batarya fabrikası gibi projelerin Kanada'nın tedarik zincirini oluşturmaya yardımcı olabileceğini düşünmektedir.
Ancak, Pivnick, Kanada'yı katma değerli ülke olarak daha da konumlandıran daha kapsamlı bir plan görmek istediğini söylemektedir. "Daha ileri gitmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bence Kanada'da halen eksikliğini yaşadığımız konu batarya stratejisidir."
"Kanada için kritik öneme sahip bir fırsat olarak gözükmektedir. Sadece 'odun yontma, su çekme' zihniyetine geri dönüş yapmak değildir." demiştir.
Pivnick, Kanada'nın yakın zamanda küresel lityum üretim düzenini bozmasını beklememektedir.
Ancak Pivnick, ülkelerin jeopolitik güvenilirliğe maliyetten çok öncelik vermeye başladığını ve bu bağlamda Kanada'nın ABD ve Avrupa Birliği ile uzun süredir devam eden ilişkileri nedeniyle belirgin şekilde avantajlı olduğunu söylemektedir.
"Artık konu, sadece en düşük maliyetli üretim konusu değildir, aslında arz güvenliği konusudur."