Son yıllarda dünyada artan enflasyon, çeşitli bölgelerde yaşanan savaşlar ve pandemi sonrası değişen ticaret koşulları tüm sektörleri olduğu gibi madencilik sektörünü de etkiledi. 2022 yılını 6,5 milyar dolarlık rekor ihracatla kapatan maden sektörü, 2023 yılını 5,7 milyar dolarlık ihracatla tamamladı. Yaşanan düşüşte; dünyada meydana gelen resesyon, maden sektörünün ana pazarları arasında yer alan ABD, AB ve Çin’deki ekonomik gelişmelerin etkili olduğunu kaydeden Türkiye Krom Üreticileri Derneği (KROMDER) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mustafa Selçuk Çevik, ülke içinde ekonomik şartların giderek zorlaştığı bir dönemde madencilik sektörünün geleceği için özellikle finansmana ulaşım noktasında adımlar atılması gerektiğine dikkat çekti.
MADEN ŞİRKETLERİNE 44 MİLYAR DOLARLIK FON
Madencilik sektörü olarak farklı zorlukları bir arada yaşadıklarını dile getiren Mustafa Selçuk Çevik, “Örneğin, ruhsat güvenliğimiz yok. Bu konuyu sıklıkla İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) de gündeme getiriyor. Elimizdeki madenlerin bankalar üzerinde bir karşılığı bulunmuyor. Bu madenler devletin, biz sadece işleticisiyiz. Böyle olunca da bankalardan finansman desteği almak istediğimizde onlara bir karşılık sunamıyoruz. Bu durum yıllardır dile getirdiğimiz, çözülmesini istediğimiz sorunlardan biri olarak yanı başımızda duruyor. İşte, bu noktada madencilerin finansmana erişim sorununu çözebilecek enstrümanlara ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü, madenciler ne kadar yatırım yaparsa o kadar başarılı işlere imza atar. Bizim de bu konuda bir önerimiz var; madenlerin halka arz edilmesinin faydalı olacağını düşünüyoruz. Burada Kanada örneği üzerinden gidebiliriz.
Geçtiğimiz 5 yıl boyunca Toronto Stock Exchange (TSX) ve TSX Ventures’ta (TSXV) maden şirketleri; hisse senedi ihraçları, tahvil ihracı ya da diğer finansal araçları kullanarak 44 milyar dolarlık fon elde etti. TSX ve TSXV'deki madencilik şirketlerinin gerçekleştirdiği işlemler, dünyadaki madencilik işlemlerinin yüzde 48'ini oluşturdu. Madencilik şirketlerinin elde ettiği sermaye, küresel ölçekte toplam madencilik sermayesinin yüzde 36’sını temsil etti. TSXV’de 1.600’den fazla şirket var. Madencilik sektöründeki şirket sayısı 195, merkezi Kanada dışında olan 51 şirket var. Toplam piyasa değeri 35 milyar doların üzerinde. TSX’te ise 1.500’den fazla şirket var, toplam 933 maden şirketi var. Yine, merkezi Kanada dışında olan şirket sayısı ise 44. Toplam piyasa değeri de 450 milyar doların üzerinde. Standard and Poor’s (S&P), Dow Jones Indices ve Toronto Borsası (TMX Group) tarafından yönetilen S&P/TSX Madencilik Endeksi’nde ise toplam 97 şirket yer alıyor. Şirketlerin yüzde 5’i enerji sektörü. Piyasa değeri 1 milyar doların üzerinde. Yıllık bazda yüzde 4’lük bir yükselişi var. Türkiye’de borsada işlem gören şirket sayısı ise 655 civarında, madencilik endeksindeki şirket sayısı ise 5.” diye konuştu.
İLK HEDEF 40 MİLYAR DOLAR
Türkiye’de Kanada örneğinde olduğu gibi bir durum yaratılması halinde birçok problemin de ortadan kalkacağına vurgu yapan Mustafa Selçuk Çevik, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer, bu sağlanırsa Türkiye’de madencilik faaliyetleri hızlanır. Zaten çok büyük bir kısmı en sıkı şekilde denetlenen maden şirketleri, halka açık olacağı için daha fazla denetime tabi tutulur. Böylece hepimizi üzen kazaların da önüne geçilir. Ayrıca, çeşitli çevre kuruluşlarının korkuları da bertaraf edilir. Bunun sonucunda maden şirketleri ihtiyaç duydukları finansmana da erişir. Sonunda kazanan Türkiye olur. Cari açıkla mücadele eden ülkemiz, yer altındaki zenginliklerini ekonomiye kazandırarak, ihracatını bir anda 40 milyar dolar seviyelerine çıkarabilir. İthal girdisi neredeyse yok denecek kadar az bir sektörüz. Madenciliği gelişmiş ülkelerde madenciliğin GSMH’dan aldığı pay ortalama yüzde 7. Bizde ise yüzde 1,3 seviyelerinde. Biz, yüzde 5 bile pay alsak ihracatımız 30 milyar dolara yükselir. Bu ortalamayı yüzde 7 seviyelerine çıkartırsak da 40 milyar dolara ulaşırız. Madencilik sektöründe faaliyet gösteren birçok firma halka arz için çalışmalarını sürdürüyor. Halka arz olabilmek için yeterli şartları sağlayamayan ancak işlerini çok iyi yapan onlarca maden şirketi var. İşte, bu noktada Kanada’daki TSX Ventures gibi bir girişim borsasına ihtiyaç var. Eğer, böyle bir alan yaratılırsa birçok maden şirketi de hızlıca harekete geçer. Maden şirketlerinin, finansmana erişim sorunu çözülürken halka açık olacakları için farklı denetimlerden de geçmeleri sağlanacaktır.”
DÜNYADA İKİNCİ SIRADAYIZ
Dünyada bilinen 90 maden tipinden 70’ine Türkiye’nin sahip olduğunu belirten Çevik, “Türkiye’de üretimi olan ve ihracatı yapılan madenlerden biri de krom. Türkiye’de yılda yaklaşık 2 milyon tonluk krom üretimi gerçekleştiriliyor. Bunun ihracatından elde edilen gelir ise 650 milyon dolar seviyelerinde. Üretimin 1,5 milyon tonluk kısmı ihraç edilirken, geri kalan kısmı ülke için kullanılıyor. Ton fiyatı şu anda 350 dolar seviyelerinde olan krom daha çok paslanmaz çelik üretiminde kullanılıyor. Bu anlamda; gıda üretiminden otomobillere, havacılıktan savunma sanayine kadar birçok sektör kroma ihtiyaç duyuyor. Toplam maden ihracatının yüzde 12’lik kısmı krom ihracatından geliyor. Dernek olarak biz de 28 üyemizle toplam krom üretiminin yüzde 95’ini temsil ediyoruz. Dünyada bir yılda üretilen krom miktarı ise 20 milyon ton seviyelerinde. 2 milyon tonluk üretim ile dünyanın en büyük ikinci üreticisiyiz. İlk sırada ise yaklaşık 12 milyon tonla Güney Afrika geliyor.” dedi.
İŞİNİ İYİ YAPANLAR AYRI TUTULMALI
Türkiye’nin rezervleri bakımından dünyanın en önemli madencilik ülkeleri arasında yer aldığını da kaydeden Mustafa Selçuk Çevik, “Dünyada gelişmişlik düzeyi açısından bakıldığında en ileri seviyelerde olan ülkeler ciddi şekilde madencilik faaliyetleri gerçekleştiriyor. İtalya, Almanya, ABD, Kanada ve Çin gibi birçok ülke madencilik faaliyetlerine tam gaz devam ediyor. Hatta çevre ile içe, şehrin göbeğinde madencilik faaliyetlerini yürütüyor ve madenden elde ettikleri gelirlerle ülkelerinin kalkınmasını sağlıyor. Türkiye olarak biz de bunları başarabiliriz. Ancak, onlar gibi denetim mekanizmasının sıkı tutulduğu, kuralların belli oluğu, kimseye ayrıcalık tanınmayan madencilik faaliyetlerine geçiş yapmalıyız. Bu söylediğimden ‘Türkiye’de denetim yok, kurallar belli değil’ algısı çıkmasını da istemem. Türkiye’de uygulanan kurallar, Avrupa’nın birçok ülkesine göre daha ileri seviyede. İşini doğru yapan firmalar, bu kurallara harfiyen uyuyor. Ancak uymayanlar, kuralların etrafından dolaşanlar koca bir sektörü lekeliyor. Bu noktada biz, madenciler olarak üzerimize düşeni yapmaya fazlasıyla hazırız.” ifadelerini kullandı.