Pandemi ve Türkiye'de Madencilik
e-madencilik.com
Pandeminin Madenciliğe Etkisini 2021 Verileriyle Göreceğiz Aralık 2021 Hasan YücelYurt Madenciliği Geliştirme Vakfı
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
1- Hasan Bey merhaba, pandemi sonrasında madencilikte yeni dönem konusundaki görüşlerinizi üyelerimize aktarmak istedik. Sizce ülkemiz madencilerini neler bekliyor? Madencilerimiz hangi önlemleri almalılar?
Covid-19 virüsü sadece madencilik sektörünü değil birçok sanayi ve üretim sektörünü olumsuz etkiledi. Üzerinden iki yıl geçmesine rağmen pandeminin olumsuz etkileri katlanarak etkisini sürdürüyor. Aşılama çalışmaları daha tam istenilen seviyeye gelmeden, virüs etkisini kaybetmeden, yeni mutasyonların ortaya çıkması dünyadaki korku ve paniği artırdı. Bu korku ve panik ister istemez ekonomiye de olumsuz yansıyor. Tedarik zincirinde yaşanan sıkıntılar, gıda, enerji, kimyasal ve taşımacılık maliyetlerindeki beklenmedik artışlar uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının artmasına yol açtı.
Küresel ölçekte yaşanan bu sıkıntılardan elbette madencilik sektörü de nasibini alıyor. Pandeminin ilk döneminde dünyanın fabrikası konumundaki Çin’in kapılarını dışarıya kapatması yüzünden altın hariç diğer emtia fiyatlarında ciddi düşüşler yaşandı. Altın, bakır, kurşun ve çinko madenlerinde belki üretim aksamadan devam etti ancak Çin’in kapılarını kapatması yüzünden ülkemizdeki mermer ve doğal taş sektörünün bu süreçten daha çok etkilendi. Çin’in kapılarını yeniden açmasıyla birlikte sektör biraz nefes alsa da belirsizlik hükmünü devam ettiriyor.
Şöyle düşünelim; Titanik gemisindesiniz ve piyano çalıyorsunuz. Gemi su almaya başlamış. Siz hiçbir şey olmamış gibi piyanoyu çalmaya devam edemezsiniz! Çünkü gemi batıyorsa siz de batarsınız. Kaldı ki, günümüzde dünyanın öbür ucundaki en ufak ekonomik dalgalanma gelip sizin kıyılarınızda kasırgaya yol açabiliyor.
Pandemi, pek çok endüstri kolu gibi madencilik sektörünü de olumsuz etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Yerli veya yabancı, yurt içinde veya dışında olsun madencilikte söz sahibi birçok firma zorunlu olmadıkça yatırımlarını ötelemeye başladı.
Hükümetin ve özellikle Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın zamanında aldığı önlemler sayesinde, bu pandemi sürecinde madencilik sektöründe üretim durdurulmadan, vardiya sistemine geçilerek, istihdamda büyük kayıplar verilmeden, çarkların döndürülmesi sağlandı ve bu hassas süreç kamu ile özel sektörün işbirliği sayesinde en az kayıpla atlatılmaya çalışıldı. Bütün bunlara rağmen pandeminin üretime olumsuz etkilerini 2021 yılı sonunda veriler ortaya çıktığında daha net göreceğiz.
‘YERLİ MALI YURDUN MALI’
Geçmişte, “Yerli malı yurdun malı, herkes onu kullanalı” sloganıyla kutladığımız Yerli Malı Haftası’nın kıymetini bu pandemi sürecinde daha iyi anladık. Gördük ki, olası bir küresel krizde, yerli ve stratejik ürünleriniz sizi ayakta tutabilir. Gıda, enerji ve emtia üretiminde ne kadar güçlü olursanız o kadar krizden az etkilenirsiniz. Bu gerçeklik karşımızda dururken, ülkemizin enerji, hammadde ve ara mal ihtiyacını nasıl karşılayacağız? Maden kaynaklarımızın bulunduğu yerden çıkarılması ve işlenmesi için hangi adımları atmalıyız? Madencilikten kaynaklanan dış ticaret açığımızı nasıl en aza indirebiliriz?
YER ALTI KRİZE PANZEHİR OLABİLİR!
Böylesine küresel derin bir sağlık krizinden, ekonomik açıdan en az hasarla çıkabilmeniz için, katma değeri ve yerlilik düzeyi yüksek, döviz ve istihdam yaratıcı madencilik gibi iş kollarına yönelmemizle mümkün olacaktır. Unutmamalıyız ki, madencilik tedarik zincirinin ilk halkasıdır. Madencilik sektöründe yaşanacak olası bir kriz, üretimde yaşanacak krizin ilk adımıdır. Bu yüzden yeraltı politikası olmayan hiçbir ülkenin geleceği yoktur. Yeraltı politikası dönemsel olarak bakılacak bir alan değildir. Kısa, orta ve uzun vadeli olarak planlanması ve yönetilmesi gereken stratejik bir alandır. Kısaca, yer altı kaynaklarımız, madenlerimiz küresel ölçekte yaşanan bu ekonomik krizden çıkışımızın panzehiri olabilir.
Peki, bunu nasıl sağlayacağız? Pandemi sürecinde yaşananlardan dersler çıkararak, yerli üretime öncelik vererek yapacağız. Türkiye'nin pandemi sonrasındaki bu yeni duruma hazır olması ve yeraltı potansiyelini ekonomiye kazandıracak atılımları yapması gerekiyor. 2010 yılında 31.562 olan maden arama ruhsatı sayısı 2020 yılında maalesef 5.070’e düşüyorsa, madenciliğe olan ilgi her geçen gün o veya bu sebeple azalıyorsa, biz bunu başaramayız. Çünkü bizim dünyayla yarışmamız ve sürdürülebilir madencilik yapmamız için her yıl çıkarılan maden kadar yeni maden kaynağını keşfetmemiz gerekiyor.
Elbette ki, yer altı kaynakları bakımından hiçbir ülke kendi kendisine yeterli değil ama biz halen ülkemizde olmasına rağmen altın ve bakır ithal ediyoruz. Bunları biz üretebiliriz, en azından yıllık ithalatımızı karşılayabiliriz. Pandemi, klasik politikalarla ve bakış açısıyla madencilik sektörüne artık bakamayacağımızı yaşayarak bize gösterdi. Hele hele fırtınalı kriz dönemlerinde sığınılan liman olarak görülen altın üretimine alışılagelmiş yöntemlerle artık hiç bakamayız.
2- Uzun yıllar Başkanlığını yapmış olduğunuz Altın Madencileri Derneği'nin ülkemiz madencilik sektörüne yaptığı en önemli katkıları bizlere anlatır mısınız?
Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye’de madencilik, Osmanlı döneminden itibaren yüzyıllardan beridir yapılmasına rağmen, altın üretimi 2001 yılından itibaren başlıyor. İlk dökümün yapıldığı 2001 yılından başlayarak 2020 yılına kadar 20 yıllık süreçte ülkemizde 382 ton altın üretmişiz. Dünyada altın madenciliği üretiminde Kanada ve Avusturya’nın uyguladığı standartlar öncü rolü oynuyor. Şunu iddia ediyorum ki, bir iki istisna dışında ülkemizde altın madenciliği yapan yerli ve yabancı şirketlerin uyguladıkları çevre, iş sağlığı ve güvenliği bu ülkelerle rekabet edecek düzeydedir; hatta teknolojik olarak bu ülkelerin üzerindedir. Altın Madencileri Derneği olarak öncelikli hedefimiz, şu anda yakaladığımız bu yüksek standartları, madencilik kültürünü, sektöre yeni giren tüm şirketlere örnek teşkil edecek şekilde sunulmasını sağlamak, sektördeki diğer madenlerle ilgili standartların yükseltilmesine öncülük edip katkı sunmaktır. Sektörün önündeki sürdürülebilir madencilik yapılanmasına engel olan konuları tespit edip çözüm önerileri sunmaktır. Özellikle iş güvenliği, çevreye dost üretim konusunda sektöre ışık tutmaktır.
ÇEVREYE DOST MADENCİLİK MÜMKÜN
Dernek olarak, dünyanın her yerinde yapıldığı gibi ülkemizde yapılan altın madenciliğinin, yapılmasına engel olan odakları daha çok bilgilendirmek ve yanlış oluşan kanıları ve şehir efsanelerini ortadan kaldırmak birinci önceliğimizdir. Bunun için daha çok toplantılar, sempozyumlar, kongreler düzenleyerek farkındalık yaratmalıyız. Biz, ülkemizin yer altı kaynaklarının çıkarılıp ekonomiye kazandırılmasının milli bir görev olduğunu düşünüyoruz. Her yıl milyarlarca dolar dövizin yurt dışına ödenmesine karşı çıkıyoruz. Bunu yaparken de altın üreticileri olarak, küresel ısınma ve çevre hassasiyetlerini asla göz ardı etmiyoruz. Çevre ve maden üretiminin, birbirinin paradoksu olmaktan çıkarılarak hakkaniyetli bir dengenin kurulması gerektiğine inanıyoruz. Çevreye dost madenciliğin yapılabildiğini herkese göstermek istiyoruz. Altın madeni üreticileri olarak bunu başarabildiğimize inanıyoruz. Çevre hassasiyeti ve tedbirlerini en üst seviyeye çıkararak, üretimi arttırmak mümkündür. Biz bunu başardığımıza inanıyoruz. Yeterli mi, elbette değil. Madencilik faaliyetinde bulunan kamu ve özel sektördeki tüm şirketlerin, çevre hassasiyetlerini maksimum düzeyde tutacak projeler geliştirmeleri gerekiyor.
BÜTÜNCÜL BİR BAKIŞ AÇISI ŞART
Altın Madencileri Derneği olarak Enerji ve Tabii Bakanlığı’nın açıkladığı ‘Milli Enerji ve Maden Projesi’ni çok önemsiyoruz ve destekliyoruz. Ancak, Türkiye’de madencilik alanında üretim yapmanız için yaklaşık olarak 92 yasa, 87 yönetmelik, 16 uluslararası sözleşme, 8 tüzük maddeleri gereğince 8 bakanlık ile 24 değişik kurumdan izin almanız gerekiyor. Biz bundan yakınmıyoruz ama kamu kurumları arasında eş güdümü arttıracak, kurumlar arasında koordinasyonu sağlayacak, yıllardır yapılan rötuşlar yüzünden adeta yamalı bohçaya dönen madencilik kanunundaki aksaklıkları giderecek, partiler ve siyaset üstü bütüncül bir bakış açısının hayata geçirilmesinin de elzem olduğuna inanıyoruz.
Önerimiz şudur; rüzgâr, güneş veya başka bir santralle ilgili hangi saha veya tesis olursa olsun ihale edilirken, bütün kurumlardan gerekli muvafakatler alındıktan, projeler hazırlandıktan, hatta kamulaştırma planları, tarım arazisi ise veya başka engeller varsa onların hepsine bakılarak, her şeyi tamamladıktan, ÇED raporunu da aldıktan sonra ihaleye çıkılmasıdır. Bunu yaparsak, o ihaleyi alan girişimci, kimseyle muhatap olmadan üretim için ertesi gün kazmayı vurur ve bugün yaşanan birçok olumsuzluğun önüne geçeriz.
3- Altın Madenciliğinde ülkemizin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Şimdi bakın, değerli hocamız, Profesör Doktor Ayhan Erler’in yaptığı modellemeye göre Türkiye’nin yaklaşık 6 bin 500 ton metal altın potansiyeli bulunuyor. Bu potansiyelimizin de bin 500 tonunu rezerve dönüştürmüş durumdayız. Bunun da sadece 382 tonunu 20 yılda üreterek ülke ekonomisine kazandırabildik. Ben şahsen, son yıllarda ortaya çıkan jeolojik veriler, açılan sahalardan elde edilen deneyimler, dünyada gelişen madencilik teknolojisi ve kültürü sayesinde ülkemizdeki altın potansiyelinin 10 bin ton civarında olduğunu düşünüyorum. Bu potansiyelin hayata geçirilmesi için daha çok aramalara ve sondajlara ihtiyaç var. İyi bir planlamayla bunu gerçekleştirebiliriz.
Şimdi diyebilirsiniz ki, ‘Madem öyle aramalara neden hız verilmiyor?’ Maliyeti çok yüksek de o yüzden hız verilmiyor. Bakın, Türkiye’nin tespit edilen bin 500 tonluk altın rezervinin üretime dönüşmesi için en iyimser rakamlarla 10-12 milyar dolarlık risk sermayesine ihtiyaç var. Kaldı ki, bir altın madeninin keşfi yıllar almakta. Yapılan istatistiki çalışmalara göre ülkemizde 350 maden arama ruhsatından sadece bir tanesi ekonomik olarak işletilebilecek orta büyüklükte bir altın madenine dönüşebiliyor. Geriye kalan 349 ruhsatta yapılan aramalar şirketin zarar hanesine yazılıyor. Çünkü madencilikte diğer sanayiciler gibi yer seçme lüksünüz bulunmuyor. Bir fabrikayı istediğiniz yerde kurabilirsiniz ama madenleri mutlaka bulunduğu yeden çıkarmak zorundasınız. O yüzden madencilik geçici bir faaliyettir; maden bitince o yörede madencilik faaliyeti de biter.
MADENCİLİK YETİM MUAMELESİ GÖRÜYOR!
Üzülerek söylemeliyim ki, özelde altın, genelde madencilik sektörü ülkemizde ne yazık ki yetim muamelesi görüyor. Sektöründe, özellikle izin prosedürleri, mülkiyet sorunları, orman mülkiyet bedellerinin çok yüksek olması, projelere olan ilgiyi azaltmaktadır. Biz, üreticiler hiç para ödemesin demiyoruz; ödenecek bedellerin hakkaniyetli olmasını talep ediyoruz. Bu sorunların çözümü için birçok alternatif üretilebilir. Biz burada her türlü katkıyı sunmaya da hazırız.
Bu işin çözümü vergileri arttırmak, izin prosedürlerini zorlaştırmak, kimi kısıtlamalar getirmek değildir. Üretimi teşvik edecek tedbirleri almaktır. Dünyada ve ülkemizde aşılama oranlarındaki artışlara rağmen, ne yazık ki Covid-19 salgını yüzünden küresel ekonomilerde yaşanan daralma tüm hızıyla devam ediyor. Öyle ki, madencilik sektöründe yeni bir yatırımı gerçekleştirmenin maliyeti pandemi öncesine göre yüzde 42 ile 50 oranında artmış durumda. Özellikle makine, ekipman ve inşaat başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki artışlar her sektörde olduğu gibi madencilik sektörünün de canını acıtıyor.
Pandemi öncesi 155 milyon dolarla gerçekleştirilen bir yatırımın maliyeti bugün 220 milyon dolara çıkmış durumda. Sektörde sadece üretim maliyetleri artmadı. Kurumlar vergisinde, devlet hakkı payı ve izin bedellerinde de ciddi artışlar söz konusu. Bu maliyetlerle altın madenciliği cazibesini yitiriyor. Eğer altın fiyatları 1650 $/Ons’un altına düşerse, mevcut maliyetlerle altın madenciliği sürdürülebilir olmaktan çıkacaktır. Bu da Türkiye’nin önümüzdeki birkaç yılda 100 ton altın üretme hedefinden uzaklaşması anlamına gelecektir. Gelecekte hayal kırıklığına uğramak istemiyorsak, doğru analizleri yapmak ve gerekli tedbirleri bugünden almak zorundayız.
En Yeni Röportajlar...
Eski Röportajlar
Haziran 2024 | Emirhan DALGIÇ DALGIÇ GLOBAL Operasyon Yöneticisi |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Ramazan GÜNAY STANDART POMPA Satış Yöneticisi |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Selim YILMAZ FMY KİMYA Satış ve Operasyon Müdürü |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Mevlüt YILDIRIMÖZ HANSA FLEX Hidrolik Türkiye Genel Müdürü |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Fatih BOZKURT FABO Global Yönetim Kurulu Başkanı |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Erdem TÜZÜNALP - Onur KAYLAN KUVARS MAKİNA A.Ş. Firma Kurucuları |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Ahmet Zeki GÜLERYÜZ CASTOLIN EUTECTIC Maden ve Enerji Sektör Müdürü |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | İrem ŞAHİN & Burak AKDOĞAN İnşaat Mühendisi & Jeoloji Mühendisi |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Fatih BOZKURT FABO GLOBAL Yönetim Kurulu Başkanı |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Ahmet Zeki GÜLERYÜZ CASTOLIN EUTECTIC Maden ve Enerji Sektör Müdür |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Fırat BULUT MATEC Arıtma Sistemleri Genel Müdür |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Haziran 2024 | Hakan VURMAZ AKSA MAGNET Proje Geliştirme Yöneticisi |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Mayıs 2024 | Barış KALEBEK WEIR MINERALS Satış Takım Lideri |
TÜYAP 2024 Maden Türkiye | TÜYAP 2024 Maden Türkiye | > Röportaja Git |
Kasım 2023 | Haldun Ömer SEÇİLMİŞ GBA Group |
Proje bazlı Maden Makinesi üreticisi GBA Group’un ortağı haldun Ömer Seçilmiş, oluşturdukları yerli üretim 5 ürün grubu hakkında bilgiler verdi. | Proje bazlı Maden Makinesi üreticisi GBA Group’un ortağı haldun Ömer Seçilmiş, oluşturdukları yerli üretim 5 ürün grubu hakkında bilgiler verdi. | > Röportaja Git |
Ekim 2023 | Halim DEMİRKAN Maden Mühendisleri Mesleki Gelişim Derneği |
Sektörü İzmir’de buluşturan MINEX fuarında Maden Mühendisleri Mesleki Gelişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Halim Demirkan dernek çalışmaları hakkında merak edilenleri yanıtladı | Sektörü İzmir’de buluşturan MINEX fuarında Maden Mühendisleri Mesleki Gelişim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Halim Demirkan dernek çalışmaları hakkında merak edilenleri yanıtladı | > Röportaja Git |
Eylül 2023 | Canan KARAOSMANOĞLU ALICI İZFAŞ Genel Müdür |
MINEX 2023 İZFAŞ Röportaj | MINEX 2023 İZFAŞ Röportaj | > Röportaja Git |
Nisan 26 | Mert BEKİŞOĞLU Holoarc Şirket Ortağı & Teknik Müdür |
TÜYAP 2022 Holoarc Röportaj | TÜYAP 2022 Holoarc Röportaj | > Röportaja Git |
Nisan 2023 | Temel YAZ Agrega Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı |
AGÜP Başkanı Temel YAZ “11 ili kapsayan Deprem bölgesindeki agrega yeterliliğini kalite ve miktar kriterlerini göz önüne alarak değerlendirdi. | AGÜP Başkanı Temel YAZ “11 ili kapsayan Deprem bölgesindeki agrega yeterliliğini kalite ve miktar kriterlerini göz önüne alarak değerlendirdi. | > Röportaja Git |
Nisan 2023 | Okan ADIYAMAN Eskişehir Ticaret Odası Genel Sekreter Yardımcısı |
TÜYAP 2022 ETO - METSEM Röportaj | TÜYAP 2022 ETO - METSEM Röportaj | > Röportaja Git |
Nisan 2023 | Selma DOĞAN Sakura Hi-Tech Genel Müdür |
TÜYAP 2022 Sakura Hi-Tech Röportaj | TÜYAP 2022 Sakura Hi-Tech Röportaj | > Röportaja Git |